Çözümler/Çareler…

EÅŸikleri bilmekte/anımsamakta, uclarda ve “sonuçlarda” deÄŸil aralıklarda/süreçlerde (dengeli/dengede) yaÅŸamamızda!…

Hiçbir canlının, bir başka canlıdan daha üstün ya da önce olmadığının,
tüm varolanları, ancak bazı artı ya da eksileriyle değerlendirip,
ne insanın, ne de baÅŸka bir “özellik”/”nitelik” ya da “gücün”,
doğayı, çevreyi, ötekileri ve özellikle de hayvanları sömüremeyeceğini ve
hepimizin, hiçbir ayrım olmaksızın, birbirinden ayrılamaz bir bütünün parçası olduÄŸumuzu anımsamamızda!…
( Hayvanların da varoluşlarının önemli ve yaşamlarının kutsal olduğunu anımsayabilir, hayvanları, mal, kaynak ve köle olarak sömürmekten vazgeçebiliriz.

Åžiddetsizlikle ve Merhamet ederek…
Hayvanların YaÅŸam Hakkı için…
İnsanın saÄŸlığı ve gezegenin/çevrenin iyiliÄŸi için… )

Sonuçların, süreçlerden koparılamayacağını ve öncellenemeyeceğini,
süreci düşünmeden ve konuÅŸmadan, sonuçlardan bahsedilemeyeceÄŸini akılda tutarak, “Sonuçta …” diyerek son sözü kendimize ait kılmadan, 
süreci göz ardı etmeden ve engellemeden konuÅŸmamızda!…

Sorunların, esastan değil yöntemden/usûlden kaynaklandığını,
çözümlerin ve önceliğin, yaklaşımlarımızda, yöntemlerimizde,
üslûbumuzda olduÄŸunu iyice anlamamızda ve sürekli anımsamamızda!…

Herhangi bir işimizde/eylemimizde ve sözümüzde,
hız yapmamamızda ve özen göstermemizde!
( Trafik iÅŸaretlerine uyabileceÄŸimiz/(“)uyduÄŸumuz(“) gibi! )

Birbirimize, dikey ya da yatay ilişki düzeylerinde,
“ne yapacağımız” dayatmalarından vazgeçip
her birimizin, uyarı ya da zorunluluk noktasına getirmeden,
ne yapmayacaklarımızın bilinciyle hareket etmemizde!
( KiÅŸilerin keyfîliklerinde deÄŸil hepimiz için geçerli, 
ortak gereksinim ve özgürlük alanlarına yönelmemizde!… )

Yaptığımızın “kâr”, yapmadığımızın yarar olduÄŸunu anımsamamızda!…

Herhangi (yeni) bir şeyi ya da birbirimizi anlamanın,
anlatılan/gösterilen/paylaşılan şeyin ne olduğuna,
ne kadar farklı ya da yeni olursa olsun, önyargısız ve
daha önceki “bilgi/bellek kayıtlarımız”dan hareketle ya da “süzgecimiz”le deÄŸil
(en azından) anlama çabasında olmamız gereken o an ya da
belirli bir zaman/zemin sürecinde,
1. Nötr Olma | 2. (Nitelikli) Soru Sorma gerekliliÄŸini anımsamamızda!…
[ Anlamanın sesi olan hmmm ile! ]

KiÅŸisel/toplumsal yönetim ve yaÅŸam/a “oyununun”,
“0-1 / YA, YA DA” “kuralı/mantığı” üzerin(d)e(n) deÄŸil
HEM, HEM DE; NE, NE DE” kuralı/mantığı üzerin(d)e(n),
yaÅŸayışımız ve iÅŸleyiÅŸimiz ile sürdürdüğümüzü anımsamamızda!…
( Elimizi, pisliğe değdi diye kesmeyip yıkadıktan sonra yemek yaptığımız gibi! )
[ www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/3965 ]

Herhangi bir düşünce/konu/durum/kişi ve sürecini,
üzerinde (yeterince) düşünmeye bile başlamadan,
olumsuzluk, inançsızlık, karamsarlıklarımızla ve
yanlış/isabetsiz sözlerimizle, karşılıksız “(ön)yargılarımızla” bitirmemizin ya da “tedbirciliÄŸimizle” engellememizin, hiçbirimize ve hiçbir iÅŸimize,
ne bugün, ne de gelecekte yaramayacağını anlamamızda!…

Kendimizi, ayakta, dikey durumda görerek değil
O küre/yuvarlak biçimdeki bir bütün ve
tüm bütünlüklerin önemli bir parçası olarak görüp
birbirimizle, yaÅŸamda, doÄŸada ve 
doÄŸayla uyumlu bir akış/yuvarlanış içinde olmamızda!…

Eşitliği, adâlet ile karıştırmadan, hiçbir ayrım olmaksızın, hepimizin, ancak,
olanakların/fırsatların, tıbbın(hekimin) ve adâletin(hakimin) önünde 
ve de yaÅŸam oyununda eÅŸit olduÄŸumuzu anımsamamızda…


Adâlet ve tüze(hukuk) düzeninin/dairesinin,
tüm iliÅŸki ve süreçlerin merkezinde/göbeÄŸinde olduÄŸunu, 
yaÅŸamın, toplumun en önemli(öncelikli) ve olmazsa olmaz koÅŸulu olduÄŸunu anımsamamızda ve bunu saÄŸlamamızda!…
( Adâlet, insanın (bir kiÅŸinin), Rızâ’sı üzerine kuruludur.
Rızâ’yı saÄŸlayan ÅŸey de bilgi/haber vermektir. )

Ben kurtuldum, gerisi ne olursa olsun” saçmalıklarıyla,
Altta kalanın canı çıksın” boÅŸvermiÅŸliÄŸiyle köşeleri tutarak deÄŸil
birbirimize (yeni) alanlar, olanaklar/fırsatlar açarak yaÅŸamamızda!…

“ÇoÄŸunluÄŸun” deÄŸil azınlıkların, 
güçsüzlerin koÅŸullarına göre düşünme ve hareket etmemizde!…

Çözümün bir parçası değilsek, sorunun bir parçası olduğumuzu ve
karanlıktan şikâyet edeceğimize,
bir mum yakmamız gerektiÄŸini anımsamamızda…

Bazen, bir “ilke(miz)” için tüm insanlardan vazgeçebildiÄŸimiz gibi;
yeri/zamanı geldiÄŸinde de, bir kiÅŸi/insan için tüm “ilkelerimizden” 
vazgeçebileceÄŸimizi anımsamamızda!…

KiÅŸilerin/kendimizin deÄŸil kavram, olay/olgu, durum ya da ayrıntıların öncelikli olduÄŸunu, konuların bize göre deÄŸil bizim konu/durum ve kavramlara göre düşünüp hareket etmemiz gerektiÄŸini, “sen / ben” sözlerinin, hedef deÄŸil hitap amaçlı kullanılması gerektiÄŸini anımsamamızda, birbirimizle ve kendimizle/geçmiÅŸimizdekilerle didiÅŸmememizde!
( “Haklısın!”, “DoÄŸrusun!” gibi haklılık/haksızlık, doÄŸruluk/yanlışlık gibi bir “tespitin” söz konusu olmaması, “DoÄŸru söylüyorsun!” deÄŸil “DoÄŸru!” sözünün yeterli olması gibi! )
( Kişilerle, düşük/yetersiz zihinler/kişiler; olaylarla, ortalama zihinler
/kiÅŸiler; düzenle, ileri zihinler/kiÅŸiler uÄŸraşır. )

Yeterli ve yetkin bilgi sahibi olmadan, (keyfî/aşırı) yorum yapamayacağımızı anımsamamızda!…

Oy çokluÄŸu” ile deÄŸil oy birliÄŸi ile karar almamızda ve uygulamamızda!…

Kötülerin içinde(ehven-i ÅŸer) nispeten daha iyi sayılan “Demokrasi”nin, “550 kiÅŸiyle”, “temsilî” olarak mecliste deÄŸil her birimizin katılımıyla, 5, 55 ya da 550’ÅŸer kiÅŸilik buluÅŸmalar ile sokaklarımızda, pazarlarımızda, meydanlarımızda!

Karşı(lıklı) durarak değil
yan yanalıkta ve sırt sırta vermemizde!…

Komşuluk ilişkilerimizi tekrar gözden geçirip
dayanışmayı, sürekli anımsamamızda!…

Ortak alanlarda, özellikle trafikte ve toplu ulaşımda, 
birbirimize öncelik tanımamız/sunmamız ve saygı göstermemizde!…

Mücadelenin, aramızda değil
doÄŸanın ve yaÅŸamın yüklerine/açıklarına yönelik, 
birlik ve dayanışma içinde olmamızda!…
( DoÄŸal yaÅŸamda ve kırsal/köy yaÅŸamındaki gibi imece yöntemini uygulamamızda!… )

“Niyet okuma”yı, geleceÄŸe “don biçmeyi” bırakıp,
bugünü/geleceÄŸi ve yaÅŸamı(mızı), 
davranış ve tutumlarımızda inşâ etmemizde!…

Kader‘imizi, her an kendimizin oluÅŸturduÄŸunu/”yazdığını”;
davranış ve tutumlarımızla, gözümüzde[bakışımızla]
dilimizde[sözlerimizle] ve elimizde[yaptıklarımızla] )
Karma‘mızı, ne yapmayacaklarımızla temiz tuttuÄŸumuzu anımsamamızda!…
( “My Name is Earl” dizisi de izlenebilir/izlenilmelidir. )

Farkındalığın paylaşıldığı ve ümidin aşılandığı,
YeÄŸleme/Tercih etme” ve rica “Lütfen” dönüştürücü söz(cük)leriyle,
“dayanamadığımız” kiÅŸi/”kesim”, olay/olgu, durumlar/koÅŸullar/engeller,
“sıkıntı” ve “sorunlar/ımız” karşısında da,
varoluşsal, zihinsel denge ve sigortamızı sağlayan,
Böyle” ve “Bu da var!” sözlerini [içsel ve sonsal] kullanarak,
farkındalıklı bir yaÅŸam sürdürmemizde!…

Sözlerin başında ya da sonunda, bilinçsiz ve yersiz/yanlış kullanılan,
tüm düşünce ve ilişkilerimizde, doğrudan ve geri dönülemez,
olumsuz “etkileÅŸimler” yaratmaları nedeniyle,
az kullanılması ya da kullanırken çok dikkat edilmesi gerekenlere Ã¶zen göstermemizde!…
[ “Zaten …”, “Sonuçta …”, “Aslında …”, “Sadece …”, “Herkes/Hiç kimse …”, “Hep/Hiç …” ]

İşleri ve sorumlulukları, ona(şuna/buna) bırakmakta/yıkmakta değil
kendimizin üstlenmesinde!…

Her(hangi bir) iÅŸin, sadece o iÅŸe baÅŸlayana kadar ve/veya
elimizi deÄŸdirene kadar
olduÄŸunu,
tüm uzun/kısa yolculukların/süreçlerin, tek bir adımla başladığını anımsayarak,
vazgeçmeden, ertelemeden, üşenmeden, cesaretle, düşünme/konuÅŸma ve eyleme geçmemizde…


Devleti, dernek/vakıfları, iÅŸimizi, evimizi ve tüm ortak alanlarımızı, 
daha iyi/verimli yönetebilmek üzere ÅŸeffaflaÅŸmamızda!…


Hazırcılık, kolaycılık, tembellikten uzak durup
ekonomiyi düzeltmek ve masrafları/faturaları azaltmak üzere,
çok tüketerek” tükenmemiz deÄŸil daha çok/verimli ve nitelikli Ã¼retmemizde!…

Üretim ve tüketim döngüsünün, önce alıp sonra vererek, “alış-veriÅŸ” ile deÄŸil
önce verip sonra alarak, “veriÅŸ-alış” döngüsü olduÄŸunu anımsamamızda!…
( Verebileceğimiz hiçbir şey olmadığını düşündüğümüz zaman bile her şeyin önce bir gülümseme ile başladığını anımsayarak! 🙂 )

Zihnimizi [gözümüzü, elimizi, dilimizi]; zararlılara değil yararlılara;
kötülüklere değil iyiliklere; yanlışlara değil doğrulara;
çirkinliklere deÄŸil güzelliklere yönlendirmemizde!…

Olmadık alışkanlıklarımız ve bağımlılıklarımızın kısır döngüsünde değil
aklın ve düşüncenin, kavramsallık, ilkesellik ve evrensellik alanlarında buluÅŸmamızda!…

ÇocuÄŸuna taparlık ve alaycılık alışkanlığından uzak durmamızda!…

Kendimizi tanımanın ve gerçekleştirmenin altı alanında,
[ Soluk | Beslenme | Psikoloji | Fizyoloji | Eşeysellik | İletişim
daha etkin ve yetkin bilgi sahibi olarak kendimizi ve yaÅŸamı yönetmemizde!…

YaÅŸamımızdaki, en önemliler ve/veya olmazsa olmazları anımsamamızda!…

    [ Kullanılagelenler ]               [ Uygulanagelenler ]

1. SAÄžLIKÖZGÜRLÜK           | 1. DOÄžA ve DOÄžALLIK

2. ZAMAN ve ENERJİ             | 2. UYUM ve BÜTÜNLÜK

3. BİLGİ ve FARKINDALIK  | 3. GELİŞİM ve DEĞİŞİM

     __________________________________________

           K O Åž U L S U Z  S A Y G I  ve  S E V G İ


Toplumsal ve özel yaÅŸamımızdaki tüm iliÅŸki, iletiÅŸim ve paylaşımlarımızda, 
Karıştırılmaması Gerekenler’i ve Farkında Olmamız Gerekenler’i sürekli anımsamamızda!…
( Genel ile Özel | Birincil ile İkincil Olan | Araç ile Amaç | 
Süreç ile Sonuç | Kuram ile Uygulama | Korku ile Kaygı )

Felsefe‘nin kavramsallık ışığında, Bilim‘in terimlerini kullanarak, 
Edebiyat‘ın deyimleriyle derinleÅŸtiÄŸimiz yolculuklarımızda!…

Öncelikle çocuklarımız ve kendimiz için
Spor, Sanat, Felsefe ve Bilim‘i teÅŸvik etmemizde!…


Dünyanın hızına ulaşmayı, ayakta durmayı ve kendimizi savunmayı,
silah(süngü) ile değil ancak bilişim ile sağlayacağımızı,
tüketici olan “fare/telefon” kullanıcılarını deÄŸil
üretici olan klavye kullanıcılarımızı artırmamızda!…

Karbon ayak izimizin azal(tıl)acağı,
çevrenin ve doğanın dengelerine katkıları ve artıları yüksek olan,
uygarlığın ve teknolojinin en yalın göstergesi/aracı olan bisikletin, 
bireysel ve toplumsal alanlarımızda daha fazla bulunmasında!…


“Batı”da / “DoÄŸu”da, orada burada deÄŸil yer altı ve üstü kaynaklarıyla,
Anadolu coÄŸrafyası, kültürü ve bilgeliÄŸimizde!…

Vatanımıza/evimize(bayrağımıza) ve dilimize(sancağımıza) sahip çıkmamızda!…

ÇeÅŸitli olay/olgu, durum ve koÅŸullardagenelleyici, indirgeyici, özdeÅŸleÅŸtirici düşünemeyeceÄŸimiz ve köktenci, toptancı, sonuç odaklı, 
keyfî “çözüm” ve yaklaşımlarda olamayacağımızı anımsamamızda!…
( En az 3 kuÅŸağın [çocuk/genç – baba – dede], bilgisizlik ve bilgeliÄŸin aynı dönem, mekân ve koÅŸullarda birarada olduÄŸunu; 4 mevsimin sıcak ve soÄŸuÄŸunda da ayrı ayrı ve tekrar tekrar yaÅŸamak zorunda olduÄŸumuz gibi! )

İçimizdeki (ve dışımızdaki) tüm çocuk(luk)larımıza sarılarak ve de onu/onları gölgede bırakmadan, yaÅŸamı(mızı), bir çocuÄŸun gözü ve kalbiyle yaÅŸamamızda…

Çırak ve kalfa olmadan, usta olunamayacağını,
ayırma bilgi ve becerisinin (çıraklık), 
“birleÅŸtirmekten” (ustalık) ve her ÅŸeyden önce geldiÄŸine, 
kendimize, çevremize ve olgulara/oluÅŸumlara zaman tanıyarak, 
deÄŸiÅŸime ve geliÅŸime, süreçlere rızâ ve sabır göstermemizde!…


KonuÅŸulamayacak ve konuÅŸarak çözülemeyecek 
hiçbir konunun, ayrıntının ve sorunun olmadığını,
doğa ve olguların yönetiminde, ancak konuşarak anlaşabileceğimizi,
ne sürekli “konuÅŸmanın”, ne de tamamen “susmamızın”,
yeterli/uygun olmayacağını, doÄŸru zaman ve zeminde, 
yeterli oranda, hem konuÅŸabilmemizin, hem de susabilmemizin gerektiÄŸini anımsamamızda ve tüm bunların dengesini kurabilmemizde!…
( DoÄŸa ve sorunlar karşısında, derimizin kalın olmadığı, 
pençemizin bulunmadığı, fakat elimiz, dilimiz ve aklımızla, 
ancak konuşarak çözümler üretebildiğimiz gibi! )

Tüm çözümlerin, dışarıda, uzakta, ötekinde değil
yalınlık ve yavaÅŸlıkla, 
içimizde, yakınımızda ve kendimizde olduÄŸunu anımsamamızda!…

Åžu” ya da “bu“, “şöyle” ya da “böyle” olmamızın gerekmediÄŸini,
yaÅŸamdan, birbirimizden ve kendimizden beklentide olduÄŸumuz tüm kalıp ve kabuller yerine süreçte olduÄŸumuzun ve sadece varoluÅŸumuzun yeterli olduÄŸunu anımsamamızda!…

Bir şey yapmadan ve söylemeden önce en az, saniyenin milyonda biri kadar,
kendimize, düşünme fırsatı vermek üzere,
iki küpeyi, kulaklarımızda varsaymamızda ve sürekli aklımızda tutmamızda!…

Bir ÅŸey ki, yapmasan da olur. YAPMA!

Bir şey ki, söylemesen de olur. SÖYLEME!

———————-

Söz(cük)leri(ni) ve tutumu/nu değiştir, dünya(n) değişsin!

[Bu yazıyı, görselleriyle birlikte okumak isterseniz ve sürekli eriÅŸim adresi…]

Bbiledegil.blogspot.com/2015/02/careler.html

İlgili Makaleler

Yanıtlar