Çünkü Bir Annenin Öpücüğü Şifalıdır

Çok uzak diyarlarda, çok önce zamanlarda Bakanda adında bir kadın yaÅŸarmış. En büyük hayali bir çocuÄŸunun olmasıymış. Bir gün kabilesine elinde ölüm, yüzünde karartı olan bir canavar dadanmış. Kabile bu canavarı uzak tutmak istedikçe, canavar çoÄŸalmış. Bir süre sonra o kadar çok canavar olmuÅŸ ki kabile küçücük kalmış. Mecburen bu koca baÅŸlı, ellerinde güneÅŸ olan canavarlara boyun eÄŸmiÅŸ kabile.
Canavarlar baÅŸta kabileye hiç zarar vermeden yaÅŸamalarına izin vermiÅŸ ancak sonra bir gün bilinmeyen bir nedenle kabileden dünyaya gelen ilk yavruyu annesinin elinden almışlar ve kötülükle onu yarattıkları güneÅŸe atmışlar. Bakanda bu duruma çok üzülmüÅŸ ve her gece o yavrunun sesini duymuÅŸ, kendi bebeÄŸi henüz yokmuÅŸ ama ya olur da elimden alırlar diye kaygılanmaya baÅŸlamış. Derken bir gün, hiç ummadıkları bir anda, güzel bir bahar sabahında, daha henüz çiÄŸ taneleri yapraklarından düÅŸmemiÅŸken, Bakanda bebeÄŸini dünyaya getirmiÅŸ.
Karnındaki ilk titreÅŸimi onunla hissettiÄŸi için ona “Spanda” ismini vermiÅŸ. Spanda, yeryüzündeki ilk titreÅŸim demekmiÅŸ. EÅŸ zamanlarda canavarlarında bir bebeÄŸi olmuÅŸ. Onun ismini bilmedikleri için kabile ona “Ahimsa” demiÅŸ. Spanda daha dünyaya geleli ikinci günündeyken annesinden ayrı tutulmuÅŸ. Sütünü içmesi için annesi canavarlara yalvarmış ama canavarlar onu duymamış bile. Gelip gidip Spanda’nın sütünü çalmışlar annesinden, ona da hayatta kalsın diye bir avuç yemiÅŸ vermiÅŸler. Zaman su gibi akıp giderken Spanda büyümüÅŸ, kocaman olmuÅŸ ve nasıl olduÄŸu bilinmez bir ÅŸekilde, onunla aynı yaÅŸta olan canavarların çocuÄŸu Ahimsa ile çok yakın arkadaÅŸ olmuÅŸlar. Ahimsa sürekli gizli gizli kaçar Spanda’nın yanına gider onunla oyunlar oynar, canavarlar neler yapar anlatırmış. İki farklı dil tek bir yürekte buluÅŸur kelimeler ile olmasa da gözler ile anlaşırlarmış.
Spanda’nın büyüdüÄŸünü farkeden canavarlar Spanda’ya köle olarak kendileri için çalışması gerektiÄŸini söylemiÅŸler. BaÅŸta bunu reddetmiÅŸ Spanda ama sonucunda dövülmüÅŸ, üÅŸümüÅŸ, ıslanmış, aç kalmış, annesinin aÄŸlayışını, üzüntüsünü görmüÅŸ ve mecburen kabul etmiÅŸ. Ve o gün bir yemin etmiÅŸ “Gözümdeki parıltı gitmeden adımın hakkını vereceÄŸim ve yeryüzüne bir titreÅŸim getireceÄŸim” diye. Yıllarca çalıştırmışlar Spanda’yı, canavarların iÅŸlerini yapsın diye.
Gel zaman git zaman Spanda’nın vücudu yorgun düÅŸmüÅŸ, dayanamamış bütün bu zulme. Ahimsa gelmiÅŸ yanına ‘’ben ölüyorum son bir kez annemi göster bana” demiÅŸ. Ahimsa hemen gidip annesini alıp getirmiÅŸ Spanda’nın. Annesi hemen koklamış bebeÄŸini. Süt kokması gerekirken acı kokuyormuÅŸ yıllarca ayrı bırakıldığı yavrusu. SormuÅŸ Bakanda “ Ne oldu yavruma, daha ben hayattayken nasıl bu hale geldi yavrum” diye. Ahimsa cevap verecekken Spanda’nın çığlığı araya girmiÅŸ. Bakanda hemen öpmeye baÅŸlamış yavrusunu. Ahimsa durdurmaya çalışmış onu “ÇocuÄŸun ölüyor görmüyor musun? Nefessiz bırakacaksın” demiÅŸ.
Spanda son nefesini verirken Ahimsa’ya ÅŸunu söylemiÅŸ “Çünkü bir annenin öpücüÄŸü ÅŸifalıdır”. Ahimsa anlamamış önce ama yıllar sonra farketmiÅŸ ne demek olduÄŸunu. Bu hikayenin özü ÅŸudur: Spanda yani ilk titreÅŸim yeryüzüne gelir, Ahimsa yani ÅŸiddetsizlik ile tanışır ve ÅŸifa bir annenin yavrusunu öptüÄŸü sevgi ile baÅŸlar, dünyaya yayılır.
Yanıtlar