Duyulmayan Çığlıklar

Balıklar acıyı hissederler, diğer tüm hayvanlar (buna biz de dahiliz) gibi sinir sistemi ve ağrı alıcılara sahiptirler. Kabuklu deniz hayvanları da acıyı hissedebilirler. En büyük örnek izlediğiniz balıkçılık videoların da rastladığınız yaşamak için bir yudum su aramak için çırpınmaları değil mi zaten? Ama siz insanlar onları yine kendiniz için yaratıldığını ya da acı eşiklerinin olmadıklarını düşünerek her zaman ki gibi hayvanların hayatlarına vahşice el uzatıyorsunuz. Buna rağmen denizleri seviyorsunuz ama!.. Denizler sadece romantize edilecek bir alan, yüzme alanı, su sporları alanı vs olarak görülüyor ama denizde de hava ve karada ki gibi için de yaşam olan bir alan… Hepiniz denizleri çok sevdiğinizi söylüyorsunuz ama hiçbiririniz denizi ve içindeki “hissedebilen, yaşayan” canlıları korumak için birşey yapmıyorsunuz. Hatta bundan fazla çelişkilisiniz. Denizi çok seviyorum deyip denizin olduğu bölge de denizin içinde bulunduğu canlı ile rakı içersiniz… Balıkların da bilinçli, acıya duyarlı, acıyı hissedebilen yani acı eşiği olan canlılar, bunu kabullenip denizi sevmeye ne dersiniz? Sırf bu yüzden okyanuslarda, denizlerde ve göller de kalan balık sayısı ciddi şekilde düşüş göstermektedir.
Nedir Bu Balıkçılık?
1) Dünya’da 2013 yılında 92.6 milyon ton (%56.9) avcılık ve 70.2 milyon ton (%43.1) yetiştiricilik yoluyla olmak üzere toplam 162.8 milyon ton su ürünleri üretimi gerçekleştirilmiştir (TÜİK,
2015a).
2) Dünyada balık tüketiminin yaklaşık %50’si su ürünleri yetiştiriciliği olarak bilinen balık çiftliklerinden gelmektedir. 2030 yılına gelindiğinde, mevcut balık tüketim seviyesini korumak ve artan dünya nüfusu ile başa çıkmak için 23 milyon ton balık daha gerekecektir.
4) Çiftlik balıkları, sıkışık ve sağlıksız koşullarda, strese ve hastalığa karşı duyarlılığa neden olacak şekilde kafeslenir. Bu da hayvanlar için ne kadar acımasızca bir eylem.
3) Her yıl yaklaşık 300.000 balina, yunus ve porselen balık ağlarında ölüyor. Eğer ağ içinde balina veya yunusu öldürürse ailesinde ki diğer bireyler onun peşinden gidecekler ve böylelikle bir sürü balık avlamış olacaklar. Şiddet için sevgiyi kullanıyorlar. Sen bu şiddetin belki de tam ortasındasın. Balina veya yunus eti tüketmiyorsun ama onun var olduğu endüstriye para ödüyorsun. Köşesindesin bu şiddetin. Nasıl mı? Bu canlıların evlerinden, ailelerinden uzaklaştırarak, sadece ve sadece ekonomik çıkar için küçücük havuzlara/akvaryumlara hapsedilmesini düşünüyorum. Sonra bunun büyük bir adaletsizlik olduğunu ama göremediğinizi farkediyorum. Neden? Bütün canlıların özgür olması hak değil mi? Empati yardımımıza koşuyor hemen:) Kapa gözlerini (tabii ki gerçekten değil yazıyı okuyamazsın o zaman, düşün her şeyden uzakta kalıp) Evinde dururken herhangi biri seni zorla evinden çıkarmaya çalışıyor, bu sırada ona karşı direnirken yaralanıyorsun ama bu seni götüren kişinin umrunda değil. Daha sonra bir alana götürüyorlar ve orada seni tutuyorlar. Senin insanları eğlendirmen karşısında onlardan para alıyorlar ve bu insanlar senin mutsuz, aileni özleyen gözlerini görmüyorlar ya da görmek istemiyorlar. Çocuklarınız akvaryuma, hayvanat bahçesine gitmek zorunda değil. Ben onları hayatım boyunca hiç görmeyecek olsam dahi güvende ve huzurda olmalarını bilmek, benim yüzümden yuvalarından ayrılmamalarını, benim yemek veya eğlence maskotum olmamalarını isterdim. Ya sen?
4) Uzun deniz balıkçılığı uygulamalarında ise her yıl yaklaşık 300.000 albatros ve diğer deniz kuşlarını öldürmekte ve 21 albatros türünün 17’sinin neslinin tükenmesi beklenmektedir.
5) Endüstriyel balıkçılık gezegeni yok ediyor. Okyanuslar, aşırı derecede tüketilmektedir. Dinamit ve zehir gibi yıkıcı balıkçılık uygulamaları bazı yoksul kıyı topluluklarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu durumlar ise kırılgan deniz tabanını tahrip eder.
6) Yaban hayatını tehlikeye atar. Her yıl 640.000 ton ”balıkçılık” malzemesi denizlere atılıyor. Denize atılan (hayalet) ağlar her yıl 130.000 den fazla deniz canlısını (deniz aslanı, fok, balinalar, yunuslar, deniz kaplumbağaları, deniz kuşları ve sayısız daha birçok tür) öldürüyor ve deniz tabanındaki yaşamı da öldürüyor. Geçtiğimiz 30 yıl içinde yalnızca ticari balıkçılığın öldürdüğü balina sayısı 35.000 in üzerinde… Bazı açıklamara göre; okyanusların biyolojik çeşitliliğinin azaltılması, tüm ticari balıkçılığın 2050 yılına kadar çökmesine sebep olabilir. Balıkçılığın son buluşu, tüketimin azalması olsaydı ve doğa, hayvanlar yok olmasaydı daha iyi olmaz mıydı?..
7) Plastik temelli atıkların denizler için büyük bir sorun olduğu bilinmekte ancak balıkçılığın ve hayvancılık endüstrisinin küresel ısınma, iklim değişiklikleri ile olan bağlantısının, nesli tükenen deniz canlıları, ölü okyanus bölgeleri ve deniz kirliliğinden de sorumlu olduğu artık bir yadsınamaz bir gerçek.
8) Medya köpek balığı saldırıları nedeniyle insanların mağduriyeti hikâyelerine dikkat çekmeye çalışsa da, gerçekte bizler onlardan çok daha vahşiyiz. Her yıl ortalama 70 – 100 köpek balığı saldırısı gerçekleşiyor ve bunlardan sadece 5’i kötü şekilde sonuçlanıyor. Bunun yanı sıra yılda 73 milyon köpek balığı yüzgeç çorbası için öldürülüyor. Fakat söz konusu para olunca, bu kanlı ticaretten hiçbir akım yeterince söz etmiyor.
Ya Omega 3 ?
Yağlı balıklar genellikle yüksek seviyelerde omega 3 yağ asitleri içerdiği için önerilir. Ancak önerilen balık alımı sınırlıdır, çünkü dioksinler, PCB’ler ve cıva gibi kirleticiler içerir. En başta bir hayvanın canını, doğayı daha sonra sağlığınızı düşünüp (tabi kii gönül isterdi ki yalnızca hayvanları ve doğayı düşünün) bu kullanımı reddedin. Biz veganlar keten tohumu ve cevizden omega 3 yağ asitleri alabiliriz. Yokluğunu fazla hissettirmez aslında ama alternatifleri yazmakta fayda var. Özellikle omega 3 alımını artırmak isteyen veganlar, yosun veya keten tohumu yağı takviyelerini tüketebilirler.
Yanıtlar