Sadece Bir Yazı

sadece bir yazı

Çok bilgi faydalı mıydı? Kim demişti bunu? Belki ilkokul öğretmenim, belki de ebeveynlerimden biri… Acaba o ne kadar biliyordu ki bu dünya hakkındaki gerçekleri? Öğren diyordu sistem, öğrenmenin yaşı ve sınırı yok. Ama öğrendikçe de sus diyordu. Sistem mi kimdi? Sistem işte ya komşu Aysel Abla, muhtar Veysel Amca, bakkal Recep Bey vesaire.

29 senelik hayatımda nedense bir gün şu popüler olaylardan birine dâhil olmuştum. Zaten hep olurdum da bu hayatımı kökten değiştirecekti. Konusu hayvan deneylerine karşı durmak, o markaları almamaktı. İçerisinde ayıla bayıla, servet ödenecek cinsten olan ve hepimizin severek kullandığı markalar vardı. Sizce bu benim için önemli miydi elbette ki hayır. Yıllardır fareler üzerinde deney nasıl yapıldığını bilir, zaten fareden de ölümüne tiksinirdim çünkü pis hayvandı, kulak yerdi ve her yerden geçerdi. Kim nasıl sevsindi ki fareyi? Beni asıl çeken kediler ve köpekler üzerinde de deney yapılmasıydı. Bu nasıl olabilirdi? Tam yanı başımda mahallenin adaylık koysa muhtarı seçilecek kedisi duruyordu. Nasıl bir canilik bunu ona yapabilirdi ki? Konuyu kız kardeşime açtım ve evet ertesi günün sabahında ben de vegan olmuştum. 

Herkesin ulaşabileceği en üst bilinç bu, diye geçiriyordum içimden. Nasıl gözlerini yumabilirdi ki diğerleri? Bu nasıl bir bencillik, bu nasıl bir ikiyüzlülüktür… Sürekli palm yağını tartışıyorduk. Her şey hayvanların yaşama hakları ile ilgiliydi. Şiddet mi içermeliydi görseller, içermemeli mi? Sürekli yeni çıkan vegan ürünleri kurcalıyorduk. Tofu olmazsa olmazımız, soya kıyması baş tacımızdı. Bütün kıyafetler gitmeli yerine ketenler, pamuklular yani sömürüsüz şeyler gelmeliydi. Üzerimizde bir beden artığını daha ne kadar giyebilirdik ki? Bireysel ayaklanma yetmezdi elbet topluluklar kurulmalı, herkes üzerine düşen sorumluluğu almalı, dayanışma şimdi başlamalı memleket aktivizm neymiş bizden öğrenmeliydi. 

Peki, bende neden bazı şeyler değişmişti? İnsanlara kafanızı kumdan çıkarın, diye bağırırken, biz ne kadar kumdan çıkabilmiştik? Sorgulayarak başladığımız yolculukta bir iki iyi cümle kuran dillendirilmeden lider ilan ediliyor, söyledikleri sanki kutsal kabul ediliyordu. Sebebi de tabi ki hiç yerli kaynak olmamasıydı. Yerli kaynak çıktı mı da “Çok pahalı bu kitap!”, “Zaten her şeyi içermiyor”, “internette de var abi ya” lar havada uçuşuyordu. Tam bir ikiyüzlülük peşindeydim bende. Herkesin bildiği bazı gerçeklere karşı susma rolünü oynuyor, insanlığa bir faydam dokunacak, tarih bizleri yazacak gazlarıyla kendimi avutuyordum. Bazen düşünmeye dalıyordum o zamanda naveganların nasıl dalga geçtikleri aklıma geliyordu. Oh olsun hepsi bir gün utanacak diyordum. Sanki yargılama ya da yaftalama gücüm varmış gibi. O kadar çok konuşmuş olacağım ki (içimden ya da dışımdan), bir gün komple sustum. Kenara çekildim ve baktım. Gözlemledim demiyorum çünkü şu anda o bile büyük bir öğreniş. Dava arkadaşlarıma baktım. Kimi seramik boyasının derdindeydi, kimi mezbahanın, kiminin anlatacak çok derdi vardı, kiminin vegan sevgilisi bile yoktu. O kadar tuhaf bir dünya içinde birbirimize karşı bile savaşıyorduk, konuşmak bilmeden. İnternetin getirdiği bilgi kadar vegandık ve sorgulamayı çoktan unutmuştuk. O kadar çok şiddet görmüştük ki şiddetsizliğin ne demek olduğunu unutmuştuk.

Şimdi sizlerden isteğim içinize dönüp bakmanız, önceliklerinizi keşfetmeniz ve şunu sormanız “veganlığınızın bile tartışılabildiği bir dünyada, siz ne kadar öz kalabildiniz ve özünüzü yansıtabildiniz?”

İlgili Makaleler

Yanıtlar