Nature Food adlı bilimsel dergide yayınlanan yeni bir araştırma, et üretiminin, gıda endüstrisinin sera gazı emisyonlarının yüzde 57’sini oluşturduğunu doğruladı. Bitki bazlı gıda üretiminden kaynaklanan emisyonların iki katı!
Araştırma, gıda üretimi emisyonlarının büyük çoğunluğundan ineklerin, domuzların, tavukların ve diğer hayvanların sorumlu olmasının yanı sıra bu hayvanları beslemek için yetiştirilen bitkilerin de sorumlu olduğunu buldu. Tek başına sığır etinin üretimi, gıda emisyonların dörtte birini oluşturuyor. Bununla birlikte, bitki bazlı gıda üretimi, emisyonların yalnızca yüzde 29’undan sorumlu. Geri kalanı ise pamuk veya kauçuk gibi diğer arazi kullanımlarından geliyor.
Araştırmacılar 200’den fazla ülkeden alınan 171 mahsul ve 16 hayvansal ürün için tutarlı bir emisyon profili sağlayan bir veri tabanı oluşturdular. Çalışma, Güney Amerika’nın hayvan kaynaklı gıda emisyonlarında en büyük paya sahip bölge olduğunu, onu güney ve güneydoğu Asya ve ardından Çin’in izlediğini ortaya koydu.
Hayvancılıkta Kullanılan Hayvanlar Sera Gazı Üretiyor

Hayvancılıkta kullanılan hayvanlar gaz çıkarma yoluyla güçlü bir sera gazı olan büyük miktarlarda metan üretiyor. Çalışma, hayvanların yiyecek olarak yetiştirilmesi için, genellikle ormansızlaşma ile elde edilen çok fazla arazinin yanı sıra yemlerini yetiştirmek için ek arazi gerektirdiğini belirtti. Çalışma, dünyadaki tüm ekili alanların çoğunun insanlardan ziyade hayvan beslemek için kullanıldığını hesapladı.
Illinois Üniversitesi araştırmacısı ve çalışmanın baş yazarı olan Xiaoming Xu, medya kuruluşu The Guardian’a verdiği demeçte, “Bütün bunlar bir araya geldiğinde (hayvancılık kaynaklı) emisyonların çok yüksek olduğu anlamına geliyor” dedi. “Daha fazla et üretmek için hayvanları daha fazla beslemeniz gerekiyor, bu da daha fazla emisyon üretiyor. Aynı miktarda kalori almak için hayvanlara harcanan biyokütle çok daha fazla. Bu ise verimli değil.”
Hayvansal ve bitkisel gıda üretimi arasındaki büyük emisyon farkı nedeniyle araştırmacılar, ülkelerin iklim krizini ele alırken önemli tutarsızlığın farkında olmaları gerektiğini öne sürüyorlar. Toplamda, küresel gıda üretimi, insan faaliyetleri tarafından yayılan tüm GHG’lerin üçte birinden sorumlu ve hayvanların et için kullanılması, bitki bazlı gıdaların üretilmesinden iki kat daha fazla emisyona neden oluyor. Örneğin bir kilogram buğday üretmek için 2,5 kilogram sera gazı salınırken, bir kilogram sığır eti 70 kilogram emisyon oluşturuyor.
İklim Krizini Bu Bilgiler Işığında Ele Almalı

Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli tarafından geçen ay yayınlanan raporda, insan faaliyetinin iklim değişikliğinden “kesinlikle” sorumlu olduğu ve insanlığın, gezegenin sanayi sonrası seviyelerin 1,5°C üzerinde ısınmasını önlemek için yalnızca birkaç yılı kaldığı belirtildi. IPCC raporu, gezegenin ısınmasını sınırlamak için insanlığın sera gazı emisyonlarını azaltmasının aciliyetinin altını çiziyor. Yeni çalışma, et üretiminin çevre üzerindeki önemli etkisine ilişkin önceki bulguları doğruluyor ve süt üretiminin de çevreye zararlı olduğu kanıtladı.
2018’de Oxford Üniversitesi‘ndeki araştırmacılar, 119 ülkedeki yaklaşık 40.000 çiftlikten veri toplayarak ve dünyada yenen tüm gıdaların yüzde 90’ına tekabül eden 40 gıda üretmenin çevresel etkisini incelemek için beş yıl harcadıktan sonra kapsamlı bir çalışma yayınladılar. Araştırmacılar, küresel et ve süt endüstrilerinin sera gazı emisyonlarının yüzde 60’ından sorumlu olduğunu ve bireylerin hayvansal ürünleri diyetlerinden çıkarmaları durumunda karbon ayak izlerini yüzde 73 oranında azaltacaklarını buldular. Araştırmacılar ayrıca et ve süt üretimi durdurulursa, küresel tarım arazisi kullanımının yüzde 75 oranında azalacağını da buldular.
Kaynak: VegNews