Kurban kavramı antik çağdan bu tarafa insanlığın konularından biri olmuştur. İnsanlık bilinç olarak ciddi evrimler geçirdi. Kurban konusunda dinsel gerçekleri de göz önüne alarak elimizden geldiğince her şeyi açıklamaya çalışacağız.
Kur’an-ı Kerimde Kurban ile ilgili 13 adet ayet vardır ve bu ayetlerin hiçbirinde bildiğimiz anlamda Kurban bayramında kurban kesmek ile herhangi bir emir yoktur.
Kur’an-ı Kerim’de kurban ile ilgili her hangi bir emir olmadığı için “Kurban” farz değildir. Yani Allah’ın bir emri değildir. O yüzdendir ki Müslümanların İslam’ın 5 şartından biri olarak bilinen şartların içinde değildir.
Özellikle ülkemizde hak mezhep olarak bilinen 4 mezhepten Şafii, Hanbeli, Maliki mezheplerine göre sünnet; Hanefi mezhebine göre ise Vaciptir. Mezheplerin ortak görüşü olarak da kurban farz değildir. Yani Müslümanların sorumlulukları arasında değildir. Bu sonuca hem Kur’andaki kurban ayetlerine baktığımızda hem de mezhep imamlarının kurban ile ilgili görüşlerinden çıkarabiliyoruz.
Bu konu ile ilgilenen arkadaşlar Bakara Suresi ayet 196, Ali İmran Suresi 183, Maide Suresi 2- 27-95-97. Ayetler; Hac suresi 26-28 yine Hac Suresi 32-37. Ayetler; Saffat Suresi 107; Fetih suresi 25; Kevser Suresi 2 ve En’am Suresi 162. Ayetlerdir.
Kur’andaki kurban ayetlerini inceleyen arkadaşların şu hususa da dikkat etmeleri gerekir. Bahse konu ayetlerde kurban hac ile ilgili bir konu olarak daha çok karşısına çıkacaktır. Ayetlerde geçen çeşitli kelimeler “Kurban” olarak çevrilmiştir. Yani Kurban tanımı ile ilgili Kur’anda tek bir kelime üzerinde birliktelik yoktur.
Kurban ile ilgili en iddialı ayet Kevser suresindeki “Öyle ise Benim için namaz kıl ve kurban kes” ayetidir. Bu ayette Kurban kes diye açıklanan Nehar kelimesi Kurban anlamına gelmediği gibi boğazlamak, göğüs göğüse çarpışmak, boğazı kesmek gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelimeyi Kurban kesmek olarak açıklamak mümkün değildir. Bu çok zorlama bir durum olur.
Kurban için en önemli konulardan biri de İbrahim peygamberin oğlu İsmail’i kurban etme hadisesi vardır. Bu olay toplumumuz arasında artık hikayeleşmiş bir duruma gelmiştir. Ancak dikkatten kaçan bir durum vardır. İbrahim peygamber rüyasında oğlunu kurban ettiğini görmüş ve bunun Allah’ın emri olduğuna karar vermiştir. Bu eylemi gerçekleşme anının anlatan Kur’an çok önemli bir detay vermektedir.
Kurban kesmeyi değil, kurban kesme eylemindeki İbrahim’i bir yanlıştan döndürdüklerini anlatır. Gökten inen koç bir mitolojiden başka bir şey değildir.
Bugün kurban üzerinde zamanımız insanının söyleyeceği çok şey vardır. Çünkü en büyük konu bugün şudur. Hac’da değişik yerlerden gelen insanlar için hedy kurbanı bir hayvan kesmek midir, yoksa hediyeleşmek midir?
Kurban kesmek mi, yoksa Kurban etmek mi anlatılmak istenen.
Bunların tamamı ihtimal dahilindedir.
Hz. Muhammed zamanında kesilen bir deve sıradan bir hayvanı ifade etmiyordu. Çünkü deve o günkü şartlarda kervanın en değerli bir üyesi idi. Yani ticaret için can alıcı bir unsurdu. Bir insan “Deve kurban ettiğinde” ticaret mallarını taşıdığı çok değerli bir değerinden vazgeçiyordu.
Yani o gün Araplar taşıma filosundan bir kamyonunu ya da bir tır’ını gözden çıkarmış oluyordu.
Bugün Kurban bayramında yapılan ise çok acı sonuçlar doğuracak bir noktaya gelmiştir.
Bir büyükbaş hayvanı yedi kişi satın aldığında bir insanın bütçesini sarsmayacak bir eder kişinin bütçesinden çıkmaktadır. Üstelik ortaya çıkan etin çoğu verilen parayı karşılayacak kadar kendi hanesine gelmekte ve fakir için kesildiği iddia edilen hayvandan fakirin sofrasına çok küçük bir miktar pay ayrılmaktadır.
Kurban kesinlikle dinin bir gereği Allah’ın kesin bir emri değildir. O yüzden Kurban bir Allah emri olmaktan öte bir ritüel, bir toplumsal alışkanlık olarak devam etmektedir. Hatta maddi olanakları elvermemesine rağmen “Etrafımız der, konu komşu hakkımızda bir kurban bile kesemedi” diye düşünür diyerek kurban kesenler mevcuttur.
Bugün kurban kesmek yerine kurbanın gerçek içeriğine dönmemizin zamanı gelmiş ve geçmektedir. “Şüphesiz Benim namazım, ibadetlerim, yaşamam ve ölümüm hep alemlerin Rabbi olan Allah içindir.”
En’am Suresi 162. Ayet aslında bu konuyu çok net olarak ortaya koymaktadır. Allah kendisini ululamak ve ona olan imanımızı ölçmek için bir başka canın öldürülmesini ve etinin pay edilerek dağıtılmasını istemez. Bir canı kıyan, bütün canlara kıymış” gibidir diyen bir inanç sisteminde can üzerinden ibadet anlayışının oluşması mümkün değildir. O yüzden kurban farz değildir.
Kurban Yaradana yaklaşmak demektir. Kurban garip, gurabanın gözetildiği ve onların gönüllerinin alındığı bir bayramdır. Hayvanları kesip derin donduruculara doldurma bayramı değildir. Kurban en sevdiğinden vazgeçmekse bunu bir canı yok ederek yapamazsınız. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu en sevdiğinizden vazgeçmektir. Örneğin size bir konut lazımken, kasanızda bulunan 10 adet konutun tapusundan birinden vazgeçerek gerçek kurban anlayışına geçebilirsiniz.
İnsanın can üzerindeki tasarrufu kutsamaktan vazgeçerek canları yaşatmak için cennet oluşturduğu bayram tadından bir yaşam dilerim.
Emekli İmam Hatip Mehmet TEKECİ
[zombify_post]