The Game Changers belgeselini 2 hafta önce Netflix’te izledim. The Game Changers Belgeseli spor ve sağlık alanında çığır açan bilimsel araştırmalardan faydalanırken, dünya nüfusunun sağlığını etkileyen tüm gıdalar hakkındaki tarihi mitleri de ortadan kaldırıyor.
Belgeselin yapımcıları James Cameron, Arnold Schwarzenegger ve Jackie Chan.
Belgesel, Amerikan reality televizyon dizisi olan ve dünyanın dört bir yanından profesyonel dövüşcülerin katıldığı dövüş sanatları yarışması Ultimate Fighter‘da şampiyon olmuş James Wilks’in hikayesi ve anlatımı ile ilerliyor.
“Bitki temelli beslenme” de et, protein ve güç hakkındaki gerçekleri, bilim insanlarının bulguları eşliğinde, resmi sporlarda başarılı olmuş profesyonel sporcuların kendi performans katkıları ile izah edilmeye çalışılıyor.
Belgesel, sadece insan performansını değil, aynı zamanda tüm küresel nüfusun sağlığını etkileyen gıdalarla ilgili eski mitleri de ortaya koyuyor. Özellikle erkeklerin “güç” ihtiyacı konusu, dikkat çekici ve merak uyandırıcı bir şekilde vurgulanıyor. Bunlardan ilki; gladyatörlerin aslında bitki temelli beslendiği bilimsel yaklaşımı ortaya konulmaya çalışılırken, bir diğeri ise “cinsel güç” konusunda erkek denekler vasıtası ile ilginç bir deney ve onun bulgularının ortaya konması yaklaşımı olmuş!
Elbette konvansiyonel gıda üretimi ve gıda güvenliği konularını da yer verilmiş. Bütüncül yaklaşımda bir hamburger üretimi için 2400 litre su harcandığı gerçeği ile mevcut gıda üretiminin toplamda insan sağlığına ve gezegene maliyetleri üzerinde durulmuş.
Bir vegan olarak kişisel felsefem;
Vegan’lığı, sadece abolisyonist bir yaklaşımla hayvan yada canlı köleliğine karşı olmayı -ağırlıklı olarak- beslenme rejimi ile değil, aynı zamanda yaşadığımız dünyamızdaki tüm ekosistem bileşenleri ile bir simbiyotik bağ kurabilmek şeklinde algılamak. Bunun için bulunduğumuz habitat içindeki ekosisteme nasıl uyumlanabileceğimiz konusunda, sahip olduğumuz tüm yetenek ve tecrübeler ile aktivist çözümler üretmek gerekliliğine inanıyorum. Kişisel çabam bu makaleden incelenebilir.
Bu anlamda çoğunlukla canlı katliamları temelinde işlenen vegan belgesellerinin yarattığı etki, bazılarında anlam bulsa da, kitlesel olarak uzun zaman sürecinde oluşan beslenme paradigmasını, bu belgeselde işlendiği şekilde kırmak daha etkin olabilecektir diye düşünüyorum.
Bu açıdan dinamik değişen bilime çok yönlü bakabilmeyi, sadece bir başkasının gözünden değil kendi projeksiyonumuzdan anlamlar bulmayı, çok okuyarak ve araştırma yaparak “noktalar” tespit etmeyi ve bu noktaları hayat amacımıza özel nasıl birleştirebileceğimiz konusunda çaba göstermeyi benimsemek, bizi çok daha mutlu edebilecektir.
https://www.imdb.com/title/tt7455754/
Belgeseli izleyenlerin kişisel yorumları ayrıca duymak isterim.
Sevgi ve şefkat ile kalın 🙂
[zombify_post]