https://www.vegvorous.com/ogren/makale-ve-yazilar/feminizm-ve-veganizm/
Vegvorous’ta yayınlanan bu yazıya karşı bir eleştiri yazısı yazmaya karar verdim. Aslında karar verdiğim şey uzun süredir duyduğum ve zihnimde olgunlaşan veganlık ve feminizm arasından kadınlık/dişilik üzerinden bir bağ kurmaya çalışan anlayışı eleştirmekti.
Yazı şu cümle ile başlıyor:
“Haklı olarak ataerkinin kadın bedeni üzerinde tahakküm kurduğunu söyleyen feministler, kendilerinin de hayvanlar üzerinde tahakküm kurduklarının farkındalar mı?”
Feministler özel olarak yani feminist olduklarından dolayı hayvanlar üzerinde tahakküm kurmuyor. Evet aslında kiyerarki kavramını ortaya çıkarmak için bazen tetikleyici -ki burada suçlayıcı- bir dil kullanmakta sakınca görmüyorum. Ancak tüm insanlık hayvanları köle, mal olarak görüyorken neden feministler özel olarak bunun farkına varmak zorundalar? Bedenleri üzerinden tahakküme uğradıkları için mi? Peki ten renkleri, vücut şekilleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayan insanların vegan olmuyor olmasını kabul edilemez bulmak gibi bir eleştiri yazısı görmek mümkün müdür?
Sıra ile eleştirdiğim kısımları ve fikrimi belirteceğim.
1. Feminizm değil, feminizmler vardır. O nedenle feminizmin tanımını sadece tahakküm karşıtlığına indirgemek yeterli değildir. Feminizm, kadınlara cinsiyet hiyerarşisi baskısının sona ermesi ve toplumsal cinsiyet tutumlarının aynı değerde olması için toplumun değişimini amaçlar. Hatta feminizmin öznesi sadece kadınlardır demek bile günümüzde oldukça tartışmalıdır.
2. Dişi hayvanlar sadece üreme organları üzerinden şiddete ve tahakküme uğramazlar. Pek çok alanda dişi/erkek ayırdetmeksizin hayvanlar kullanılır, sömürülür.
3. Tavuklar daracık kafeslerde olmayabilir. Endüstriyel tavuk köleliği yanlıştır. Ancak konunun sadece endüstriyel kısmına odaklanmak “gezen tavukçuluk, organik yumurta” gibi zımbırtıları karşımıza çıkarmaktadır.
4.”Tecavüze karşı mücadele eden feministler, “tecavüz askısı”na ne diyor?” Çünkü dünyanın hiç bir yükü yoktu feministlerin üzerinde ve her konuyu onlar çözmek zorundaydı. Ateistler haydi buna da cevap verin diyen bu tavırdan anlaşılan; ilk olarak vegan olması gerekenlerin feministler olduğu halde olmadığıdır. Oysa vegan olmak her insanın tartışılamaz şekilde yapması gerekendir.
5. Yazı boyunca kadınların dişilikleri ile hayvanların dişilikleri arasında bir bağ kurma çabası görüyorum. Bu nedenle empati yapmalı ve vegan olmalılar gibi bir anlam çıkarıyorum. Oysa her kadın doğurma özelliklerine sahip olmayabilir, her kadın toplumsal cinsiyet normlarının ona atadığı dişilik özelliklerine sahip olmak zorunda değildir. Üstelik atanmış cinsiyeti kadın olan dişilik özelliklerinin tümünü (biyolojik bakımdan) taşıyan insanlar da özel olarak vegan olmaya daha yatkın olmak zorunda değildir. Kısacası bu bağlam oldukça hatalıdır.
6. İnsanlar olarak cinsiyet, sosyal statü, ideolojik görüş farketmeksizin vegan olmayan bir dünyaya adım attık. Yine aynı şekilde vegan olmak cinsiyeti, sosyal statüsü ve ideolojik görüş farketmeksizin her kişinin eşit derecede yapması gerekendir. Bu yazı özel olarak feministlere ve daha özelinde kadınlara en öncelikli vegan olması gereken insanlar gözüyle bakıyor, dili ise suçlayıcı…
Elbette yazı boyunca sadece eleştirdiğim yerler olmadı. Bence de tahakküm karşıtı her insan vegan olmak zorundadır. Hak alanında mücadele ediyorsa vegan olmaması bir çelişkidir. Bunun içerisinde sadece feministler yoktur; anarşist, komünist, sosyalist, kuir, lgbti+, çocuk hakları savunucuları vb. bireyler elbette vegan olmalıdırlar. Takdir edersiniz ki bu bireylerin hepsi kadın veya feministlerden oluşmaz. Tüm dünya vegan olmalıdır. O nedenle tek bir kesimi odak alıp süt içmekten utanmalısınız demek yetersizdir. Süt içmekten herkes eşit derecede utanmalıdır.
Not: Bu eleştiri yazısını özellikle veganlar arasında tartışma kültürünü geliştirmek için yazdım. Umarım amaçladığım gibi yazılar üzerinden fikri tartışmalara öncülük eder.
[zombify_post]