Border Collie cinsi köpeğim Levi’nin 9. doğum gününü kutladığı gün, yaşı hakkında düşünmeye başladım. Çoğu insan, tabi ki, ona eşlik eden hayvanının, kalıcı olarak, ‘bir çiftliğe gönderimesinden’ korkar. Fakat, bu düşünce köpeğinizin hayatı boyunca kafanızın arkasına atmaya çalıştığınız bir düşüncedir aslında.
Levi’nin 9. yaşına bastığı gün, bu düşünceyi daha fazla kafamın arkasında tutamadım. Mükemmel bir sağlığa sahip olmadığını biliyordum. Erken yaşta artiristi oluşmuştu ve iki kulağın için de enfeksiyon tedavisi görüyordu. Daha öncekine göre daha az enerji doluydu ve artık arabanın içine veya yatağın üstüne atlayamıyordu.
Ona güzel ve sağlıklı bir hayat sağlayabilmek için elimden gelenin en iyisi yapıyordum ama çoğu köpeğin 10-12 yıldan fazla yaşamıyor olduğunu biliyordum. Bu sebeple de, daha uzun yaşama potansiyelini artırmak için yeni yollar aramaya istekliydim (çaresizdim de diyebiliriz).
Günlerce süren araştırmalar, her zaman şüphe duyduğum ve emin olamadığım bir konuya varıyordu: köpekler için vegan beslenme. Ben veganım ama Levi’yi bitkisel beslemeyi hiç düşünmemiştim. Çoğu hayvan bakımını üstlenen kişi gibi, onun için en iyisi neyse onu istiyordum. Fakat birden, tam tersindense, köpeklere et yedirmenin sağlıksal risklerini okuyordum.
Sizi, köpeğinizin yeme şeklini bitkisel bir düzene değiştirmeniz için çabalamıyorum. Yapacağım şey, bu konuda bilgilendirmek için işe yarar bulduğum birkaç kaynağı sizinle paylaşmak olacak.
Köpekler vegan olabilir mi?
Köpeklerin vegan olup olamayacağı tartışmalı bir konu. İlk bakışta, dişleri dolayısıyla etçil oldukları düşünülebiliyor. Fakat bazen, köpekler aslında insanlar, maymunlar, ayılar ve domuzlar gibi hepçiller.
Bir hepçil hayvan, hem bitkisel hem de hayvansal besinlerle hayatta kalabilir. Bu sebeple, diğer birçok hepçil gibi, köpekler tamamen bitkisel temelli besin yiyebilir.
Bitkisel temelli beslenmenin köpeklere faydaları
Ticari et bazlı yemeklerden vegan yemeklere geçişinden itibaren, Levi’de gelişmeleri görmek uzun zaman almadı. Başlayalı 2 yıldan fazla oldu ve her zamankinden daha sağlıklı. Et yemeği bıraktığından beri enfeksiyonlarla sorun yaşamadı ve artrist semptomları belirgin bir şekilde iyileşti. Arabaların içine, yatakların ve insanların üstüne zıplamaya başladı. 11 yaşında iken, genç bir köpekle karıştırılır oldu.
Özellikle Facebook’ta 17.000’den fazla üyesi olan ‘Vegan Dog Nutrition’ isimli grupta olmak üzere birçok kez duyduğum bir hikaye bu. Tabi ki, anektodsal kanıtlar yeterli değil fakat bu tanıklıklar araştırmalar ile de destekleniyor.
2016’da yayımlanan araştırma, köpeklerin etsiz yeme alışkanlığı ile de beslenebildiğini kanıtladı. Bir dergide yayımlanan bu hikayenin belirttiği üzere ‘etsiz beslenme, deri durumunu geliştirme, alerjiyi kontrol edebilme, genel sağlıkta iyileşme ve canlılık, artristte gerileme, diyabette gerileme, kataraktta çözülme gibi iyileşmelere yardımcı oluyor.’
Buna ek olarak da, kanser, enfeksiyon, hipotiroidizm ve ektoparazitlerde (pireler, keneler, bitler ve akarlar) azalmada görüldüğü ekleniyor.
Hayvansız beslenmede de sağlık problemlerinin baş gösterebileceği açıklandı. Araştırma bunu ‘Fakat, bu tür hastalıklar normal evcilleştirilmiş hayvan popülasyonunda da yaygın’ olarak açıklıyor.
2009 yılından başka bir araştırma, çok fazla egzersiz yapmış köpeklerin, etsiz yeme düzeninde sağlıklarını koruyup koruyamayacaklarına bakmak için, beslenme düzenlerine baktı. Deney, sürat koşucusu huskyleriyle 10 haftalık yarış yapıldı ve 16 hafta sürdü. Bitkisel temelli beslenen köpekler ‘üstün fiziksel koşullarda’ kaldı.
‘Muazzam sonuçlar’
Veterinerlik doktorası olan Dr. Debra Voulgaris, hayvan hastalarının zararlı sağlıklarını iyileştirebilmek için bitkisel temelli beslenme düzeni kullandı. ‘Etik sahibi bir veteriner olarak, hastalarıma dengeli ve sağlıklı yemekler önermek benim bir sorumluluğum. Etik sahibi bir vegan olarak, sadece hastam olan köpeklere değil, tüm köpeklere şefkatli olmak benim sorumluluğum. V- dog, bu ikisini de yapmamı sağlıyor.’ diyor, bitki temelli köpek yemeği markasına gönderme yaparak.
‘V- Dog’un birçok hastamın belirli alerjilerini, mide-bağırsak problemlerini ve diğer sistemsel hastalıklarının kontrol altına alınabilmesine yardımcı olduğu kanıtlandı.’
Hayvan kurtarma merkezi ve veteriner hastanesine sahip olan Dr Jena Questen, aynı zamanda etsiz beslenme düzeni savunucusu. ‘ Neden köpekler için bitkisel beslenme düzenini mi savunuyorum? Çünkü bilimin belirttiği belli: 1) İnsanlar ve köpekler hepçil 2) Bitkisel temelli beslenme düzeni insan sağlığı ve uzun ömürlü yaşamı için en iyisi 3) Bakımını sağladığım hayvanların mümkün oldukça en uzun ve sağlıklı hayatı yaşamı yaşamasını istiyorum. Bu sebeple, bakımını sağladığım hayvanlara bitkisel temelli beslenme düzenine göre yemek veriyorum ve bu muazzam sonuçları öneriyorum!’
Bramble, 25 yaşındaki vegan köpek
Vegan köpeklerden, ikonik border collie Bramble’dan söz etmeden konuşmak mümkün değil. Bramble köpek yılında 189’a eşit olarak, 25 yıldan fazla yaşadı. Guinness Rekorlar Kitap’ına, dünyanın en yaşlı köpeği olarak girdi.
Bramble’ın bakımını sağlayan, hayvan hakları aktivisti Anne Heritage, V- Dog ile Bramble ve diğer köpekler hakkında konuştu.
‘Şu ana kadar 7 köpeğim oldu – 3 tanesi 19, 1 tanesi 20, ve Bramble da 25 yaşına kadar yaşadı.’ diyor. Hepsi vegandı.
Bitkisel temelli yeme düzenleri sayesinde, köpeklerimle daha zevkli vakit geçirebiliyordum. Doğru bakım ve yemek ile köpeğinizin yaşam süresini artırabileceğine inanıyorum.’ diyor.
‘Bramble günde 2 saatten fazla yürüyordu. Tüm bu aktivite kaslarını ve dayanıklılığını artırdı. Bramble’ın veterineri, gördüğü en iyi dişlere sahip olduğunu söyledi. Dişleri beyaz ve güçlüydü.’ (İlginç bir şekilde, birçok veteriner Levi’nin dişleri için de bunu söyledi ama beslenme düzeni ile ilgili olup olmadığını bilemiyorum.)
Köpeklere et yedirmenin tehlikeleri
Et temelli köpek yemeğinin birçok sağlık etkilerini öğrenmek benim için Levi için değişiklikler yapmanın öncüsü oldu.
Bitkisel temelli hayvan yemekleri markalarının ortaya çıkmasında da payı oldu. Örneğin, Wild Earth, bozulmuş köpek yemekleri hakkındaki endişeler üstüne kuruldu.
CEO ve kurucu ortak Ryan Bethencourt, Wall Street Journal’a, “Büyük markaların çoğunda ‘4D hayvanlardan’ (ölü, ölmekte, hastalıklı veya engelli) et artıkları var, bu yüzden orada gerçekten her şey olabilir” dedi. FDA’ya göre çiğ 4-D et, ‘onu tüketen hayvanlar ve onu idare eden insanlar için potansiyel bir sağlık tehlikesi arz edebilir.
Bethencourt ekliyor: ‘Fabrika çiftçiliğindense, biyoteknoloji yoluyla kolayca ölçeklendirebileceğimiz, kolay erişilebilir vegan bir ürün elde ettik.’
Başka bir etsiz hayvan yemeği markası, V-Dog, benzer endişelere sahip. Websitesinde, Amerikan Veteriner Hekimliği Vakfı’nın verilerine göre, sadece 2018 Şubat ayına bakacak olursak, 38 tane hayvan yemeği ürünün bozulma için adının geçtiği görülüyor. Çoğu pentobarbital (bir ötanazi ilacı) ve Salmonella dolayısı ile.
Geri çağrılanlar arasında çok sayıda popüler köpek maması markası vardı. Bunlara 14,34 milyar dolarlık üretici Smucker’s’a ait Ol’ Roy, Skippy ve Gravy Train de dahildi.
Çiğ etin riskleri
Çiğ et temelli köpek yemeği daha da zararlı olabilir. Temmuz ayında yayımlanan bir araştırma, çiğ et temelli köpek yemeğinin sağlık risklerini Enterococci bakteri örneklerine bakarak inceledi.
Araştırmacılar 25 markadan 55 örneği (çoğu dünya çapına gönderen) inceledi. Örneklerin yarısından fazlası (yüzde 54) bakteri barındırıyordu. Ve yüzde 40tan fazlası birçok antibiyotiğe dayanıklıydı.
Araştırmada bulunanlar sadece bunları tüketen hayvanlara ek olarak insanlar için de risk teşkil ediyordu. Araştırmacı Dr. Ana R. Freitas ‘İnsanların köpeklerle yakın teması ve sözü geçen markaların farklı ülkelerde ticarileşmesi uluslararası bir halk sağlığı riski oluşturmaktadır’ diyor.
‘Avrupalı otoriteler çiğ besinlerin köpeklere yedirilmesinin ve bunların imalatının oluşturduğu potansiyel sağlık riskleri hakkında farkındalık yaratmalı. Buna ek olarak, bileşen seçimi ve hijyen uygulamaları tekrar incelenmeli.’
Köpek yemeğindeki plastik
Bakteriler hakkındaki endişenin yanında, hayvanları bir hayvan besini olarak kullanmanın başka zararlı yolları da var. Hayvan besini sektöründeki eski çalışanlar, çiftlik hayvanlarının kulak etiketlerinin de et ile birlikte işlenebiliyor olduğunu söyledi. Bozulmuş süpermarket eti, bazen strafor ambalajı çıkarmadan gruplar halinde de kullanılabilir.
ABC’ye konuşan bazı çalışanlardan eski işleme tesisi operasyon müdürü: ‘ Kasaplar çöp kutusuna ne koyduklarını umursamıyorlardı, plastikler, tenekeler, her şeyi görebilirdiniz.’
Köpek yemeğinin çevresel etkileri
Vegan olmamın önde gelen sebeplerinden biri, çevresel endişelerimdi. Eğer son zamanlarda haberleri okuduysanız, iklim krizi, taşkınlar, kuraklıklar ve yangınlar ile dünyayı ele geçirmeye başladı.
Tabi ki, birçok değişkenin de etkisi var. Fakat, beslenme alışkanlığının etkisi reddedilemez. Et, süt ürünü ve yumurta üretimi ormansızlaşma, okyanus ölü bölgeleri ve yükselen deniz seviyelerinin önde gelen itici gücü. Hayvansal ürünler (özellikle biftek) sera gazı emisyonunun en büyük jeneratörlerinden. Ve araştırmalar tekrar tekrar bitkisel temelli besinlerin gezegene çok daha az etksinin olduğunu kanıtladı.
2019 yılında, Oxford Üniversitesi, yemek sisteminin gezegenimize etkilerini inceledi. Bu çalışma, bugüne kadarki en kapsamlı çalışmaydı. Joseph Poore, araştırmanın başındaki kişi, ‘bitkisel beslenme şekli, dünyaya, sera gazlarına, küresel asitlenmeye, ötrofikasyona, arazi kullanımı ve su kullanımına olan etkinizi azaltmak için atabileceğinizi en büyük adım.’ diye belirtiyor.
Bu yollar çoğunlukla sera gazı emisyonlarını hedeflediğinden, ‘Uçuşlarınızı azaltmaktan veya elektrikli bir araba satın almaktan çok daha büyük’ diye de ekliyor. Tarım, çok sayıda çevre sorununu kapsayan bir sektör. Hayvansal ürünler, gerçekten de bu kadar çok şeyden sorumlu olan.
Venezuelalı cerrah ve veteriner Dr. Simon Fit, evcil hayvanların çevresel etkilerini azaltmanın sorumluluğunun bizde olduğunu söylüyor.
Aynı zamanda ekliyor, ‘ Hayvansever ve çevreciler olarak, yemeklerimizin çevreye olan etkisini minimalize etmenin hepimizin sorumluluğu olduğuna inanıyorum. Kedi ve köpeklerimizin yemekleri bir yılda 64 milyondan fazla karbondioksit üretiyor, bu da 13 milyon araba sürmeye eşit bir sayı.’
Vegan köpeklerde artan sayı
Vegan köpekler büyümekte olan bir azınlık.
2019 yılında, G’nin Ontario Veteriner Koleji’nden U, insanların bakımını sağladıkları hayvanlara ne yedirdikleriyle ilgili bir araştırma yürüttü.
Sadece yüzde altıdan azı vegandı. Çeyrekten fazlası da (yüzde 27) köpeklerine bitkisel temelli yemek veriyordu. Vegan anketine katılanların geri kalanı arasında, yüzde 78’i evcil hayvanlarının beslenmesini, ihtiyaçlarını karşılaması halinde bitki bazlı olacak şekilde ayarlamakla ilgileniyordu.
Baş yazar Dr. Sarah Dodd, ‘Yüzde 27 az gibi gelebilir ama, dahil olan evcil hayvanların gerçek sayısını düşündüğünüzde, büyük ve aslında beklenenden çok daha fazla bir sayı’ diye yorumluyor.
Sonuç olarak, anketteki köpeklerin yüzde 1,6’sı bitki bazlı besleniyordu. Köpeklerin yüzde 10,4’ü ‘aralıklı olarak vejetaryen diyetler veya bitki bazlı yiyeceklerle besleniyordu’.
Ayrıca, hayvanların halihazırda et yiyen bakımını sağlayan kişilerin yüzde 35’i, hayvanların diyetini bitki bazlı bir diyetle değiştirmekle ilgileniyordu.
İnsanlar, vegan beslenme düzeninin, kanser riskinin azalması ve diğer sağlık yararları ile nasıl bağlantılı olduğunu fark etmeye başlıyorlar. Hayvansal tarımın çevresel etkileri konusunda da artan bir endişe var.
Önceki araştırmalar da, hayvanların bakımını sağlayan kişilerin, kedi ve köpeklerine kendi beslenme düzenlerinin aynısını verme eğiliminde olduklarının gösterdi. Yani, şu anda hayvanların bakımını sağlayan kişilerin küçük bir bölümü hayvanları bitkisel temelli yeme düzeni tercih ediyor olsa da, bu beslenme düzenine olan ilginin artmakta olduğu söylenebilir.
Kaynak: Plant Based News