Balık sağlıklı bir gıda değil, işte sebebi. Hücre zarlarımız, beyin ve sinir sistemimiz için esansiyel yağ asitleri adı verilen yağlara ihtiyacımız var. Kan basıncını, kan pıhtılaşmasını, bağışıklık ve enflamatuar yanıtları düzenlemeye yardımcı olan bu yağ asitleri 'gerekli' olarak adlandırılırlar, çünkü onları vücudumuzda üretemeyiz, bu nedenle onları yiyeceklerden almalıyız. Keten tohumu, kolza tohumu, soya, ceviz ve yağları gibi bitkisel gıdalarda bulunan ALA, bir omega-3 esansiyel yağ asididir.
ALA isimli bu esansiyel yağ asidini, vücudumuzda daha uzun zincirli omega-3'lere, EPA ve DHA'ya dönüştürüyoruz. EPA ve DHA ayrıca, yağlı balıklarda da bulunuyor ve onlar ise alglerden elde ediyorlar. Vücuttaki dönüşüm oranları düşük olabilir, bu nedenle bazı insanlar balık yağlarının sağlık için gerekli olduğu konusunda ısrar etmekte. Fakat, faydadan çok zarar veriyor da olabilirler.
İngiltere yönergeleri, haftada en az iki 140 g'lık balık yememizi ve bunlardan birinin yağlı olması gerektiğini önermektedir. Bu yönergeler, yağlı balık yemenin veya omega-3 balık yağı takviyeleri almanın kalp hastalığı, felç ve ölüm riskimizi azalttığına dair yaygın inanca katkıda bulunuyor. Araştırma ise bize farklı bir hikaye anlatıyor.
Altın Standart Bilimsel Araştırma
Cochrane incelemeleri kanıta dayalı araştırmalarda en yüksek standart olarak kabul edilmektedir. Bir 2018 yılı incelemesi, yağlı balık veya balık yağı takviyelerinden gelen EPA ve DHA'nın artışının kalp sağlığı üzerinde çok az etkisi olduğunu veya hiç etkisi olmadığını buldu.
Bu bulgular diğer birçok yüksek nitelikteki incelemeler ile tutarlıdır. Ayrıca bitkisel gıdalardan alınan ALA'nın kardiyovasküler vaka ve aritmi (anormal kalp ritmi) riskini biraz azaltabileceğini bulmuşlardır.
Bu kez British Journal of Nutrition isimli dergideki bir başka 2018 yılı incelemesi, bitkisel gıdalardan daha yüksek ALA alımının, azalmış kalp hastalığı riski ile ilişkili olduğunu buldu. Yani bitki bazlı omega-3'lerle daha iyi durumdasınız. Aslında, son yirmi yılda, birçok çalışma balık yağlarının benzer şekilde etki eksikliğini ve ALA'yı doğrudan bitkisel gıdalardan tüketmenin faydalı etkisini göstermiştir.
Yükselişteki Civa
Bazı çalışmalar, yağlı balıkların ve özellikle balık yağı takviyelerinin iddia edilenin tersi bir etkiye sahip olabileceğini ve iddia edilenin aksine kardiyovasküler vaka riskini artırabildiğini göstermektedir.
The American Heart Association, bunun balıklarda bulunan ve çevreyi kirleten bir madde olan metil civanın zararlı etkileri ile açıklanabileceğini söylüyor. Balıklardaki civa miktarının yüksek olduğu Doğu Finlandiya'daki insanların incelendiği bir çalışmada, insanların saçlarında görülen cıva seviyesine ve yedikleri balık miktarına bakılmış, ve bu durumun artış göstermiş kardiyovasküler ölüm riski ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
Başka bir deyişle, en fazla balık tüketenlerin, saçlarında en yüksek miktarda cıva bulunanlardı ve en yüksek kardiyovasküler ölüm düzeyine sahiptiler.
Bazı çalışmalar, yağlı balıkların ve özellikle balık yağı takviyelerinin iddia edilenin tersi bir etkiye sahip olabileceğini ve kardiyovasküler vaka riskini artırabildiğini göstermektedir.
Zehirli Şok
Dünyanın tüm okyanusları metil civa, poliklorlu bifeniller ve dioksinler gibi toksik kirleticilerle kirlenmiş ve birçoğu zararlı nörotoksinler olarak işlev görmektedir.
Bu nörotoksinler, besin zincirinde ilerledikçe, özellikle yağlı balıklarda, birikerek omega-3'ün sözümona faydalarını ortadan kaldırmaktadırlar.
Çelişkili Tavsiye
İngiltere'de balık tüketimi ile ilgili olağanüstü bir durum var. Hamile veya emziren kadınların yağlı balık yemeleri tavsiye ediliyor çünkü içerdiği omega-3'ler bebeğin sinir sisteminin gelişmesine yardımcı olabilir.
Öte yandan, emziren, gebe olan veya hamileliği planlayan tüm kadınlar – ve gelecekte bir gün çocuk sahibi olmak isteyenler bile – haftada iki porsiyondan fazla yağlı balık yememeleri konusunda uyarılıyorlar.
Bu tavsiyenin nedeni, balıktaki kirletici maddelerin birikmesi ve bebeğin rahimdeki gelişimini ciddi şekilde etkileyebilmesidir. Ve daha fazla uyarı var – çocuklar, hamile kadınlar ve hamile kalmaya çalışan kadınlara da diğer balıklardan daha fazla cıva içerdikleri için köpekbalığı, kılıç balığı veya atlantik kılıçbalığı yemekten kaçınmaları söyleniyor çünkü bu durumda gelişmekte olan bir bebeğin sinir sistemine zarar gelebilir.
Yani, yesen suç, yemesen suç!
Yağlı balıklar şu şekilde listelenmiştir: ringa balığı, somon, sardalye, hamsi, alabalık ve uskumru. Bununla birlikte, sınırlanacak veya kaçınılacak balıkların listesi, benzer seviyelerde kirletici madde içeren bazı beyaz balıkları içerecek şekilde genişletilmiştir – mercan balığı, levrek, kalkan, pisi balığı ve huss (kedibalığı). Ve güya balığın sağlıklı bir yiyecek olması gerekiyordu.
Hamile veya emzirenlere yağlı balık yemeleri öneriliyor – hamile kalmaya çalışanlar ise haftada iki porsiyondan fazla yağlı balık yememeleri konusunda uyarılıyor.
Nörovirüs
Kirletici maddeler tek sorun değil. Midye ve istiridye gibi süzerek beslenen kabuklu deniz hayvanlarında bakteri ve virüs birikebiliyor ve çiğ yenildiğinde sağlığa doğrudan tehdit oluşturabiliyor. Nörovirüs ise bunlardan biridir ve ateş, bulantı, kusma, kramp ve ishale neden olabilir.
Nörovirüs, İngiltere'de gıda zehirlenmesinin en yaygın nedenlerinden biri ve winter vomiting bug olarak da adlandırılır, çünkü kışın daha sık görülür ancak yılın herhangi bir zamanında da rastlanabilir. Nörovirüs enfeksiyonları, kişiden kişiye temas ile veya sadece virüsle kontamine olmuş yüzeylere ve ardından ağzınıza dokunmanız ile çok kolay bir şekilde yayılır.
Salgınlar, hastanelerde, bakım evlerinde, okullarda ve yolcu gemilerinde yaygın olarak görülür ancak restoranlarda ve otellerde de görülebilir. Bu virüs genellikle hafif bir etkiye sahip olup, rahatsızlık bir ila iki gün sürer. Semptomlar arasında kusma, fışkırır tarzda kusma, ishal ve ateş bulunur. Çoğu insan birkaç gün içinde tamamen iyileşir, ancak çok genç ve yaşlı insanlar için bu durum tehlikeli olabilir.
Bu tipte görülen birçok salgın, insan dışkısı ile kontamine olmuş kabuklu deniz hayvanlarına bağlıdır. Çift kabuklu kabuklu deniz hayvanlarının nörovirüs ile kontaminasyonu, özellikle istiridye, gıda güvenliği riski olarak kabul edilir, bir çalışmada İngiltere'deki satıcılardan sipariş edilen 630 istiridye örneğinden yüzde 69'unun nörovirüs ile kontamine olduğu bulundu.
Hepatit E
Hepatit E, dışkı-oral yolundan yayılan, gelişmekte olan birçok ülkede endemiktir. Salgınlar gelişmiş ülkelerde daha iyi altyapı, su temini ve sanitasyon nedeniyle nispeten nadirdir.
Bununla birlikte, virüsün yaygın olduğu bölgelere seyahat edilmeyen gelişmiş ülkelerde, insan yolu ile değil bunun yerine zoonotik bulaşma ile ilişkilendirilen enfeksiyon kümeleri oluşmuştur. İngiltere'de son on yılda vakalarda ciddi bir artış gerçekleşmiştir.
Domuz gibi besi hayvanları virüs taşıma anlamında bir depo görevi görebilir ve atık sularda ve domuz gübresinde yüksek seviyelere rastlanmıştır, bu da su yollarına geçerek kabuklu deniz hayvanlarında birikme potansiyelini vurgulamaktadır. Bulaşıcı hepatit E virüsü, hayvan dışkısında, kanalizasyon suyunda, yetersiz işlenmiş suda, kontamine kabuklu deniz hayvanlarında ve hayvan etlerinde bulunmuştur.
Domuz gibi besi hayvanları virüs taşıma anlamında bir depo görevi görebilir ve atık sularda ve domuz gübresinde yüksek seviyeler rastlanmıştır, bu da su yollarına geçerek kabuklu deniz hayvanlarında birikme potansiyelini vurgulamaktadır.
Balık Çiftlikleri Cevap Değil
Balık çiftlikleri artık insanlar tarafından tüketilen tüm balıkların yarısından fazlasını sağlamaktadır, ancak kesinlikle bir cevap değildir. Bu aşırı kalabalık, doğal olmayan balık ağılları hastalığı iletir ve su kirliliğine neden olur; kalıcı organik kirletici maddeler, antibiyotikler, parazit kurtulma işlemlerden gelen kimyasallar, anestezikler, dezenfektanlar, yem katkı maddeleri, metaller ve antifoülanlarla boğulan bir deniz yaşamı.
Çiftlik balıkları, balık unu ve balık yağlarına ek olarak omega-6 bakımından zengin bitkisel yağlar ile beslendiklerinden daha az omega-3 içerirler. Evet, çiftlik balıklarını ve besi hayvanlarını beslemek için balıklar denizden çıkarılıyor.
Okyanuslarımız çökmekte ve antik mercan kayalıkları, endüstriyel ölçekte balık avı nedeniyle benzeri görülmemiş bir düzeyde yok edilmektedir. Deniz ekosistemleri çöküyor, trol tekneleriyle avlananlar deniz yataklarında zorla ilerliyor, bazı balık türlerinin nesli %90'ana varan oranda tükenmiş durumda, ve hayatları onların yaşamasına bağlı büyük gövdeli deniz hayvanlarının popülasyonları azalıyor.
Bu domino etkisi, okyanus ekosistemlerinde milyonlarca yıl sürebilecek bir bozukluğa yol açabilir. Balıkların memeliler ve kuşlarla aynı şekilde bilinçli acı yaşadıklarını gösteren bol bilimsel kanıtlara rağmen, balıkların acı hissetmediğine dair saçma inanç hala devam etmektedir. Acı, evrimin vazgeçilmez bir öğesidir ve canlılara kaçınılması gerekenden uzak durmayı öğretir.
Balık çiftliklerindeki bu aşırı kalabalık, doğal olmayan balık ağılları hastalığı iletir ve su kirliliğine neden olur; kalıcı organik kirletici maddeler, antibiyotikler, parazit kurtulma işlemlerden gelen kimyasallar, anestezikler, dezenfektanlar, yem katkı maddeleri, metaller ve antifoülanlarla boğulan bir deniz yaşamı.
Sağlığınız için Balık Yemenize Gerek Yok!
İyi haber şu ki, temel omega-3'lerinizi almak için okyanusları yok etmek, acı vermek veya nörotoksin ve kanserojen yemek zorunda değilsiniz. Bitkisel gıdalar, kalbinizi sağlıklı tutmak ve kireçlenme gibi inflamatuar durumlarla mücadele etmek için fazlasıyla yeterlidir.
Ya da, isterseniz, kontaminasyon riski olmadan EPA ve DHA takviyeli alg bazlı vegan omega-3 takviyesi alabilirsiniz ve balık yemenin etik ve çevresel kaygılarından kurtulabilirsiniz. Okyanuslarımızın tekrar sağlıklı olmasına yardımcı olun ve balıkları kendi haline bırakın.
Çevirmen Notu: Ayşe Tolga'nın yazısında en iyi vegan omega-3 kaynaklarına ulaşabilirsiniz.
Alıntı: Fish Is Not A Health Food: Here's Why
[zombify_post]